23 Kasım 2010 Salı

Casablanca

Fas... Yıllardır görmek istediğim ülke.. Hep ilginç ve gömeye değer bir ülke olduğunu düşünmüşümdür. Interrail ile Avrupa'yı gezdiğimiz zaman İspanya'dan geçmek istemiş ancak en güneye inip Fas'a geçmenin çok vakit kaybı olacağını düşündüğümüz için vazgeçmiştik.
..veeee işteee zamanı gelmişti.. Gitmeden önceki araştırmalarımızda Kasım ayının Fas için yağmurların başladığı ay olduğunu okuduğumuzda hevesimiz kırılmadı desem yalan olur ama sonra geçen sene, aynı günlerdeki hava durumunu bulduğumuzda sadece 1 gün yağmur yağdığını görünce risk almaya değer dedik ve tura kaydımızı yaptırdık.
Bir pazar gecesi Sabiha Gökçen havalimanına girdiğimizde ikimiz de heyecanlıydık, yeni bir yer göreceğimiz için. 4,5 saat sürmesi gereken yolculuğumuz önce 40dak kadar rötarlı başladı, sonra uçakta yavaş mı gitti ne;), öngörülenden biraz daha uzun sürdü ve sabaha karşı,hatta resmen sabah Casablanca'ya indik. En kötüsü pasaport kontrolünde 1 saat beklemekti. Gidip en yavaş çalışan gişeyi bulmuşuz. Adam altı üstü 2 damga basacak, bir etrafı süzüyor, 1 damga basıyor, sonra yine etrafa bakıyor falan.
Bavullardı, tura katılanların hepsinin otobüste toplanmasıydı derken saat 6-7 yı buldu neredeyse.Sonunda otelimize giriş yapabildik. (Diwan Otel Casablanca) Rehberimiz "isterseniz biraz uyuyalım,dinlenelim, öyle tura çıkalım" dedi. Herkes de onayladı ve 10.30 gibi kahvaltıya inmeyi kararlaştırdık.
Otelimiz çok iyi değil. 4 yıldızlı ama çok başarılı olduğunu söyleyemiycem açıkçası. En önemlisi odamız buz gibi.. Ama çok geniş. Tuvalet 2 odadan oluşuyor. İlk odada klozet var sadece. Sonra oradan çıkıp banyoya geçiyor ve ellerinizi yıkıyorsunuz.. :) Bu arada dikkatimizi çeken ilginç bir durum vardı: müslüman bir ülkede olmamıza rağmen taharet musluğu yoktu ve Fransız etkisinde kalarak bide' vardı onun yerine.
Neyse efendim güzelce uykumuzu aldıktan sonra 10.00 gibi kalktık ve kahvaltıya indik. Kahvaltı namına büfe son derece zayıftı. Çay, poşet çaydı. Peynir, krem peynir ile beyaz peynir arası birşeydi. Zeytinin tadı çok kötüydü.Bir ekmekler bir de gözleme gibi ufak hamur işi güzeldi sanırım. Ha en iyisi otelimiz çok merkezi bir konumdaydı. :)Bu da bize yeterdi. Zaten odaya yatmadan yatmaya geleceğimiz düşünülünce;)
Kahvaltı sonrası biraz dolar bozdurduk resepsiyonda (1$=8 dirhem,1 euro=11 dirhem,1 TL=6 dirhem yaklaşık olarak).
Önce panoramik tur yaptık şöyle bir. Habous meydanı'ndan geçtik. Burası şehirde durumu iyi olanların ve özellikle fransızların oturduğu bir bölge. İlk durağımız Hükümet Sarayı'ydı. Buradaki askerlerin fotoğrafını çekmek yasak. Güzel bir saray. Bol işlemeli. Burada rehberimizin ağzından tur boyunca düşmeyecek ilk kelimemizi duyuyoruz: Hispano-Moresk:) Fas'ta hemen her yerde bu türün örneklerini görmek mümkün 1 haftalık tur boyunca anladığım kadarıyla.

Burada kendimizi fotoğraf çektirmeye kaptırdığımızda bir anda turun çoktan gittiğini farkettik ve koşa koşa onları bulmaya gittik. Bu, turla gittiğimiz gezilerde sık karşılaştığımız bir durum:)

Kısa bir medina(eski şehir) turu attıktan sonra otobüsle turumuza devam ettik.

Şehrin tüm işlek caddeleri Birleşmiş Milletler Meydanı'nda toplanıyor. Hyatt Regency Otel de bu meydanda.
Panoramik turumuzun neredeyse ortasında sıra gelmişti öğle yemeğine. Yemek yemek üzere deniz kenarına, Corniche semtine gidiyoruz. Corniche yani Kordonboyunda 20 dakikalık bir yürüyüş yaptıktan sonra "Restaurant Essad" da yemek yedik.

Denize sıfır çok güzel kafeler vardı ancak rehberimiz bu ufak esnaf lokantası kılıklı yeri seçti illa mezgitleeeerr, kalamarlaaarr yemek için(tur boyunca sevgili rehberimiz sürekli mezgitlerin, kalamarların hayalini kurdu durdu ama ne kadar elde etti orası meçhul;)).. Burada 2 mezgit,2 bira,1su için 207,9 dirhem ödedik. Mezgitin yanında patates kızartması da vardı. Ayrıca ortaya ezme,biber salçalı bir meze ve çok keskin kokan bir hardal ve zeytin getirdiler.


Karnımız doyduktan sonra sıra gelmişti Casablanca'da görülmesi gereken belki de en önemli yapıya.. Hassan II Camii. Hassan II Camii, Mekke'deki Mescid-i Haram'dan ve Medine'deki Mescid-i Nebevi'den sonra dünyanın en büyük 3.camisi olarak biliniyormuş. 1980-1993 yılları arsında yaptırılmış. İç mekanda 25000 kişi aynı anda namaz kılabiliyor, avlusunda 80000 kişi toplanabiliyor, ayrıca 200 metrelik minaresinde bulunan lazer lamba 35 km uzaklığa kadar namaz vaktini bildiriyormuş. Yapı, 20000 metrekare alana kuruluymuş. Gerçekten günün en etkileyici gezisiydi buraya yaptığımız ziyaret. Normalde giriş 12 euro imiş ama müslümanlar için ücretsizmiş. Erkeklere girişte "Müslüman mısın?" diye soruyorlarmış. Bununla ilgili Altan komik de bir diyalog yaşamış."Muslim?" diye soran adama o da "Yes,Müslim" diyince adam tekrar "Muslim?" demiş. Kocam yine uyanamamış ve "Yeeess,Muslimm" demiş. Adam bu sefer Altan'ın kolundan tutup tekrar "Muslim?" diyince anlamış ve "Elhamdülillah" demiş ve bu sefer içeri girebilmiş.. Adam da gülmüş.. :) Bayanlar başımızı örtüp gayet rahat içeri girebildik ücretsiz olarak.

Camiden sonra Casablanca Feneri'nin oraya gittik. Buradan caminin görünüşü iyi imiş fotoğraf açısından. Fotoğraf çekecekler buradan güzel bir görüntü alabilirler.

Tekrar Corniche semtinden geçerek yolumuza devam ettik. Bu semti çok sevdik. Deniz kenarında birçok beach club, restoran,cafe var. Zenginlerin oturduğu her halinden belli olan ultra lüks evlerin arasından geçtik.

Yolda giderken daha önce rehber kitapta da okuduğumuz sokakta su satan adamları gördük. Çok şirin olduklarını söylemeliyim. Allahtan otobüs durdu da Altan hemen inip fotoğraflarını çekti adamların.

Casablanca'da günümüz böyle sona erdi. Otelde yemek sonrası rehberimizin tüm ikazlarına rağmen;) dışarıda biraz yürüdük. İkazlarına rağmen dedim çünkü rehberimiz bence çok yanlış bir şekilde otobüste herkesi korkuttu: "Aman sakın otelinizden dışarı çıkmayın akşam. Tehlikeli olabilir. Kurban Bayramı dönemi olduğu için insanlar agresif olabiliyormuş. Kurban alamayanlar yolunuzu kesip para isteyebilirlermiş" falan deyip durdu. Madem Fas böyle tehlikeli bir yer, o zaman neden tur düzenliyorsunuz? diye sormak istedim ama tuttum kendimi. Kaldı ki gelmeden önceki araştırmalarımda ve okuduğum rehber kitapta da Fas'ta suç oranının düşük olduğunu, turistlere karşı suç işlemenin ise cezasının çok büyük olduğunu, bu yüzden çok dikkat ettiklerini okumuştum. Ayrıca internette araştırdığınızda en güvenli müslüman ülkelerden biri olduğu da yazmakta. Rehberin bu tutumu ilgimi çekti açıkçası ve geldikten sonra bu ve benzeri davranışlarını tur şirketine ilettim. Umarım bizden sonra gideceklere bir faydam olmuştur.

Hyatt Otelin oraya kadar topu topu 10 dakikada yürüyünce iyice anladık otelimizin çok merkezi bir konumda olduğunu. Amacımız Casablanca filmine konu olan Rick's Bar'ı canlandırdıkları barı bulmak. Nette okuduğumuza göre Hyatt Otelin içinde imiş ama oraya gittiğimizde 2-3 sene önce kapandığını ve limana yakın bir yere taşındığını öğreniyoruz. Buranın önünden gündüz de otobüsle geçmiştik. Hemen kırmızı Petit taksilerden birine bindik. Yaşlı amca taksimetreyi açmayı sonradan akıl etti ve 6-7 dak sonra oradaydık işte. Hyatt Otelin karşısından Rick's Bar'a 7 dirhem tuttu taksi.
Rick's Cafe çok güzel bir yer. Girişteki Faslı adam Türk olduğumuzu hemen anladı. Nasıl anladığını sorunca da "My name is Kerim Bond'' cevabını verdi:) Burada hem yemek yiyebiliyorsunuz hem de üst katta küçük bir alanda sadece içki içmek üzere oturabiliyorsunuz. Biz yemeğimizi otelde yediğimizi çin sadece içki içtik. Altan 2 duble Jameson içerken ben de Creme de Framboise içtim. Tek kelimeyle bayıldım. Tam benlikti.. Jameson'ın tanesi 70 dirhem iken, Creme de Framboise 50 dirhemdi. Çok keyifli, huzurlu bir akşam geçirdik. TVde Casablanca filmi altyazılı olarak sürekli oynuyor ve oradaki barla birebir aynı yaptıklarını görebiliyorsun.
Burada oturmaktan çok keyif aldık. İyi ki rehberin söylediklerinden korkup otelde oturmamışız. Burayı göremeseydim gerçekten üzülürdüm..

Sabah erkenden kalkıp Rabat'a doğru yola çıkacağımız ve bugünden de uykusuz sayıldığımız için otele erken gidip 1.günümüzü böyle sonlandırmaya karar verdik.


Not: Fotoğraflar için sevgili kocacığıma teşekkür eder, daha fazla fotoğraf görmek isteyenler için http://altanyaman.blogspot.com/p/portreler.html adresine bakmanızı tavsiye ederim...:)