1 Ekim 2016 Cumartesi

Şövalyeler Adası Rodos...

Evet, biz de Yunanistan ve adalardan vazgeçemeyenlerdeniz.. Türkiye sahilleri çok güzel tamam ama turizm çoğunlukla müşteriyi kazıklama üzerine.. Harika koyları herşey dahil otellerle dolduruyoruz.
Tabi ki çoğu küçük çocuklu aile gibi biz de Efe doğduğundan beri herşey dahil otelleri tercih ettik ama bir daha gitmeyeceğimiz günleri de sabırsızlıkla beklemedik değil. Vee sonunda Efe yemek konusunda biraz bizi rahata erdirince bu yaz deneyelim bakalım dedik. 2 haftalık yaz tatilimizin 1 haftasını Rodos'ta , bir haftasını da Fethiye'de geçirmeye karar verdik. Çok da iyi yapmışız.. :)

Rodos'a İstanbul'dan uçakla gitmek için Atina aktarmalı uçmak gerekiyor. Biz bunun yerine Dalaman'a uçakla gittik. Bu noktadan sonra 2 alternatifiniz var; ya Marmaris'ten ya da Fethiye'den feribota binmek.. Biz daha önce Midilli'de feribot kalabalığını yakından gördüğümüz ve Fethiye feribotunun daha tenha olduğunu okuduğumuz için orada karar kıldık. Ancak şunu da söylemeliyim Marmaris'ten seferler daha sık okuduğuma göre..

Cuma akşamı Dalaman'a uçtuktan sonra Havaş'a binip Fethiye'ye gittik. Biz o gece için limana yakın bir pansiyonda kaldık. Ertesi sabah da Tuana Maritime şirketinin sabah 9'daki feribotuna bindik.. Ver elini Rodos.. Yolculuk 90 dakika sürüyor. Ve gerçekten Marmaris'e göre daha tenha. Biz giderken feribotta toplasan 15 kişi falan vardı. Marmaris feribotu ise tıklım tıkıştı. Gel gelelim her ikisi de aynı saatte Rodos'a vardığı için pasaport kontrolünde diğer adalarda olduğu gibi epey sıra bekliyorsunuz maalesef. Yunanlılar rahat adamlar. O kalabalığa rağmen tek memur çalışmakta ısrar ediyorlar epey bir süre. Neyse ki bir süre sonra memur sayısını artırdılar da sıra hızlı ilerlemeye başladı.. :)

Neler yaptığımıza geçmeden önce tabi konaklama ve ulaşım konusunda genel bilgiler vereyim.. Biz adanın hemen hemen tüm plajlarına eşit mesafede olduğu ve kendi içinde de bir merkezi olduğu için Faliraki'de, Mon Repos Hotel'de kaldık. Yeri harikaydı. Yine gitsem yine Faliraki'de kalırım sanırım. Otelimiz de başarılı bir oteldi. Çalışanlar çok güleryüzlü ve yardımsever. Hemen elinize bir harita tutuşturuyor, üzerine de bir sürü not yazıyorlar. Güzel restoranlar, yapılması gereken aktiviteler vs.. Otelin hemen karşısında market var. Bu da gayet avantajlı. Otelde kahvaltı ücretli. Biz 1 kere otelde ettik kahvaltı ancak çok zayıftı. Bir kaç kere de Faliraki'de İngiliz kahvaltısı hazırlayan bir pub'da omlet vs. yedik.(Jamaica Pub) Onun dışında marketten tost ekmeği ve beyaz peynir , domates, salatalık alıp içinde mutfak da olan odamızda güzel güzel kahvaltımızı ettik..

İlk gün otele varmamız öğleni bulduğu için çok uzağa gitmeyelim deyip Faliraki Plajına gitmeye karar verdik. Burası sıradan bir plaj. Uzunca bir sahili ve sahilde sıra sıra tavernalar, cafeler var. Her bir tavernanın önünde de ona ait şezlong ve şemsiyeler mevcut. Ancak hemen söylemeliyim ki Rodos'ta şezlonglar ücretli. 2016'da şezlongların tanesi 5 euroydu genelde her plajda..

Biz buradaki Porto Bello isimli tesisde oturduk. Öğlen yemeği için fena değildi. Ama benim için olmazsa olmaz kabak kızartmasından geçer not alamadı açıkçası. Yumuşaktı, çıtır çıtır değildi ve yağ çekmişti. Cacık her yerde olduğu gibi harikaydı.Altan soslu midye istedi-ki o da iyiydi. Yunan adalarının olmazsa olmazı ızgara ahtapot ise büyüktü epey. Lezzeti de fena değildi


.
Faliraki Plajı ince kumlu bir plaj. Dolayısıyla küçük çocuklu aileler rahatlıkla tercih edebilir. Ama başta da dediğim gibi bence adanın en sıradan plajı.


İlk akşam yol yorgunluğu da bastırınca yine Faliraki'de olan, Trip Advisor'da Rodos'un en iyi restoranı olarak gösterilen Desert Rose'a gittik akşam yemeği için. Ve sadece yemek yemedik, parmaklarımızı da yedik.. :) Desert Rose aşırı büyük porsiyonları olan ve bu porsiyonları çok uygun fiyata sunan bir restoran. Ayrıca biz tercih etmedik ama karışık tabaklardan oluşan menüleri de mevcut. Biz klasiklerden gittik ve ahtapot, midye, şahane karidesler ve cacık söyledik. Yediğimiz her şey aşırı lezzetliydi. Tabi ki uzo içtik. Hesabı istediğimizde de bonus olarak ortaya bir tatlı tabağı ve birer koca bardak uzo getirdiler. Seviyoruz Yunanistan'ı :)



2.günümüzde sabah kahvaltı sonrası ilk durak Kalithea Plajı oldu.Burası özel bir mülk. Plaj haricinde bir restoran-barı ve gezebileceğiniz binaları var. Burası aslında kaplıcaymış ve İtalyanlar yapmış. Barı aynı zamanda geceleri de açıkmış. Çok istedik ama bir türlü gidemedik akşam. Bir dahaki Rodos tatiline inşallah.. Gece de kesin çok keyifli olur burada bir şeyler içmek ;)








Kalithea bizim Rodos'ta en sevdiğimiz 2.plaj oldu.. Favori plajımız ise... Azzz sonraaa... :)

Öğlen acıkınca tekrar yola çıktık ve bu kez Tsambika plajına doğru gittik. Tsambika tabelasından saptıktan sonra yol üstünde, bahçesi de olan, şirin bir tavernada yemek molası verdik. Maria's Taverna... Menümüzde bu kez ahtapot, yaprak dolması, Greek Salad ve Cacık var. Burası bahçesi ve bahçesinde çocuk parkı olması sebebiyle çocuklu aileler için de güzel bir tercih..



Gelelim Tsambika Plajına. Burası çok geniş  bir sahil. İncecik kumu var. Su sporları ile de ünlü bir plaj. Etrafında 1-2 market var. Oralardan içecek alıp sahilde içebiliyorsunuz. Zira cafelerden aldığınız içecekler daha pahalı. Bir de şezlong- şemsiye için de yine 5er Euro veriyorsunuz kişi başı.. :(

Eh 2. günün akşamında artık Rodos merkeze inmek şarttı tabi bizim için. Arabayı şehir surlarının hemen dibinde bir sokağa bıraktık ve şehrin kapılarının birinden girdik içeri. Efe bayıldı resmen kale gibi olmasına. Çok hoşuna gitti.

Merkez tam orta çağ şehri gibi. Taş duvarlar, daracık sokaklar. Bir de bizim girdiğimiz taraf nispeten tenha bir bölgesiydi. Yürürken ilk etapta tedirgin olduk ama sonra rahatladık tabi ki..



Rodos merkezde ilk denediğimiz restoran "Nireas Restaurant". Servis açıkçası biraz yavaş ama yemekler lezzetliydi. Ara sokaklardan birinde olduğu için bulmak çok kolay olmayabilir, navigasyon doğruca götürüyor sizi. Fiyatları emsal yerlere göre bir tık daha fazlaydı bence. Biz her zamanki klasik çeşitlerimizden söyledik; kabak kızartma,ahtapot,karides,cacık,midye vs.. Mekan birkaç restoranın da bulunduğu bir avluda olduğu için bence oturması keyifli bir ortam.


3. günkü plaj tercihimiz Ladiko Plajı oldu. Aynı koyda 2 tane plaj var. Biri Anthony Quinn diğeri Ladiko. Biz Ladiko'yu tercih ettik çünkü diğer plaj platformdu ve 5 yaşındaki oğlumuzla orada çok rahat olamayacağımızı düşündük.

Ladiko oğlumun en beğendiği 2.plaj oldu bu arada. Bizim de 3 numaramız.. :) 


İşte aşağıdaki fotoğraftaki mavi şemsiyeli yer de diğer plaj.


Ladiko Plajı organize bir plaj yani hem şezlong, şemsiye var hem de yemek yiyebileceğiniz bir tavernası da mevcut. Ama ben bir daha gidecek olsam açıkçası acıkıncaya kadar burada kalıp yemek zamanı başka bir yere geçerim. Restoranından çok da memnun kalmadık biz. Ama tabi herkesin zevki, damak tadı ayrı. Belki siz beğenirsiniz. Veya restoran el değiştirmiştir ve daha iyi olmuştur kimbilir.


Rodos'taki çok sayıda plajdan biri de Agathi Plajı. Biz de Ladiko'dan öğleden sonra çıkıp Agathi Plajı'nı görmeye gittik. Bu plajın yolu çok iyi değildi. Bunu belirtmek istiyorum özellikle. Gidilmez değil ama değer mi diye düşününce çok da değmez bence. Çok akılda kalan bir plaj olmadı bizim için. Hatta Altan hiç hatırlamıyor burayı, o derece.. :)



Plaj dönüşü artık akşam olmuştu. Bu sebeple otele gidip duş alıp yemeğe gitmeye kalksak çok geç olacaktı. Biz de yakındaki Lindos kasabasına gidip akşam yemeğini de aradan çıkartıp otele dönmek istedik. 

Lindos adanın en aşağısına doğru. Normalde Faliraki'den yarım saat civarında sürüyor yol. Rodos Eski şehir gibi, Faliraki gibi Lindos da kendi içinde bir merkez. Bembeyaz binalar, daracık sokaklar, yokuşlar. Acaip de güzel bir yer. 






Sokaklar restoranlar, cafeler, hediyelik eşya dükkanları, bir sürü mağaza vs. dolu. Bu arada Lindos'ta acaip lezzetli krep yapan bir yer mevcut. Görmemeniz imkansız . Sokaklarda gezerken burnunuza gelen kokuyu takip edin , kaçırmazsınız.

Lindos'un en tepesinde bir de kale var. Kalenin tepesine de çıkılıyor. Biz çıkmadık ama kaleyi gören bir restoranda yedik akşam yemeğimizi.



4. gün uyandığımızda hava yağmurlu ve serindi. Biz de Rodos merkezi(Old Town) gündüz gözüyle gezelim istedik fırsattan istifade. Yağmur kısa sürdü neyse ki de rahat rahat gezebildik.  



Hareketli sokaklar,upuzun bir çarşı,kalabalık, cıvıl cıvıl bir meydan... Eski şehrin kalbi Hipokrat Meydanı'nda atıyor. Bu meydana çıkan sokaklara dalıp, çok güzel mekanlar keşfedilebilir..






Rodos, Ortaçağ'da şövalyelerin eline geçmiş.Eski şehirdeki "Büyük Üstadlar Sarayı" da o zamanlardan kalma. Saraya Şövalyeler Sokağı'ndan yokuş yukarı tırmanarak ulaşabilirsiniz..










Rodos'ta birçok cami var. İbrahim Paşa Cami de bunlardan biri. Diğerlerinden farkı ibadete açık tek cami olması.

Biz ara sokaklarda gezerken ufak, şirin bir Irish Pub'a rastladık. Sahibi asık suratlı, yaşlı bir teyzeydi ama mekanı çok sevdik. Stavros Old Town Pub'ı herkese tavsiye ederiz. 







Old Town'ı 1 günde karış karış gezmek mümkün. Rodos'a geldiğinizde bence kesinlikle plajlardan vakit ayırın ve gündüz gözüyle de görün..

Rodos plajlarının hepsini sevdik ama sıra geldi ailecek favorimiz olan plaja. Lindos köyünün arka tarafında yeralan St.Paul's Bay bizce adanın en güzel plajı. Tabi zevkler ve renkler tartışılır. Bu bizim zevkimiz.. Ama hala Rodos diyince ilk aklımıza gelen yer burası. İnce kumu, cam gibi berrak denizi... 

St. Paul plajına sabah erken saatte gelmenizi öneririz. Zira 10-10.15 den sonra sahilde yer bulmak pek mümkün olmuyor. Biz buraya 2 gün geldik. Her ikisinde de erkenden gelip önce sahildeki şezlonglara havlularımızı vs bırakıp biraz yukarıdaki bir cafeye kahvaltı etmeye gittik.(Türk zekası.. Herşey dahil otellerden antremanlıyız tabi;))Daha sonra yerimizin olmasının rahatlığıyla daha geç bir saatte plaja geçebildik.. 

Plajın sağ tarafında ufacık, beyaz bir kilise vardı. Hergün öğleden sonra burada muhakkak bir nikah merasimi oluyordu. Atmosfer öyle güzeldi ki anlatamam..Aynı zamanda plajın restoranı da oturmaktan en keyif aldığım yerlerden oldu. Yemekleri inanılmaz lezzetliydi. Efe hala buranın domates soslu makarnasını hatırlar durur.. :)







Biz en sevdiğimiz plajları da bulduktan sonra kalan 3 günümüzde en sevdiğimiz 3 plaja tekrar gidelim istedik ve sırasıyla St. Paul koyuna, Kalithea ya ve Ladiko'ya birer ziyaret daha yaptık. :)







Rodos'taki son akşamımızda son kez eski şehirde dolaştık, hafızamıza kazıdık her köşesinden şövalye çıkacakmış gibi hissettiren sokaklarını.. Yine gelmek için sözleştik..

Son akşam yemeğimizi de Sarris isimli restoranda yedik. Başta çok turistik göründüğü için tereddüt etmiştim ama beklemediğim kadar iyiydi yemekleri.. Hele içi pilav dolgulu kalamar dolması gerçekten çok lezzetliydi.









Veee son gün.. son saatler..  Veda zamanı geldi bile.. 7 gün göz açıp kapayıncaya kadar geçti. 

Bu arada başta bahsetmedim ama biz araba kiralayarak gezdik Rodos'ta. Internette Rodos'taki araç kiralama şirketlerinden bulduklarıma mail atarak fiyat istediğimde en uygun fiyatı Rodos Cars isimli firma verince oradan kiralamak kaçınılmaz oldu. Turuncu bir Nissan Micra 1 hafta boyunca arabamız oldu..Kendisine teşekkürü borç biliriz :)


Bir gün tekrar görüşmek üzere Rodos.. :) Seviyoruz seni..