Fas gezimizin 2.günü sabah 06.15te kalktık ve kahvaltı sonrası hemen yola çıktık. Önce Rabat ve Meknes'i gezip oradan da kalacağımız Fez'e gittik. Rabat, Casablanca'ya 1,5 saat uzaklıkta. Fas'ın bugünkü başkenti. Görkemli mimarisi,ağaçlık bulvarları ve kafeleriyle ferah bir şehir. Hükümet binalarının, bankaların,tren garının yer aldığı V.Muhammed Caddesi geniş ve aydınlık bir cadde. (Fas'ta her şehirde en gelişmiş ve lüks caddenin ismi V.Muhammed bu arada;))
Biz önce Kraliyet Sarayı'nı gördük.
Ardından Casbah yani kasabaya gittik. Dar ara sokaklar,mavi-beyaz evleriyle çok şirin bir yer burası. Buranın portakalları ünlü dedi rehberimiz ve hepimiz seyyar satıcından portakal suyu içtik. Daha sonra da manzaralı bir terası olan bir cafede nane çayı içip Fas'a özel bademli bazı tatlılar yedik.. Gayet lezzetliydi..
Eski şehrin daracık sokaklarında gezinmek çok keyifliydi.. Biz Rabat'ı, özellikle eski şehrini çok sevdik.. Eski şehir ile yeni şehiri aşağıda da görebileceğiniz surlar ayırmakta..
Bu arada sokaklarda gezinirken az önce bahsettiğim portakal suyu içtiğimiz yerde çok ilginç Fanta şişeleri gördük, bunları da paylaşmak istedim.. Rabat'taki son durağımız V.Muhammed'in anıtmezarı oldu. V.Muhammed 1956 yılında Fas'a bağımsızlığını kazandıran kral. Anıt mezarı hergün ziyarete açık. Girişin 2 yanındaki muhafızlar Berberi savaşçıları gibi giyinmişler. İçeri girdiğinizde kendinizi ahşap oymalı bir kubbenin altındaki bir terasta buluyorsunuz. Hem V.Muhammed hem de 2 oğlu buraya gömülmüş. Anıtmezar 12.yüzyılın sonunda yaptırılan Hasan Camisi'nin kalıntılarına bakıyor. Yaptıran Yakub el-Mansur, cami bitirilmeden ölünce yapı da olduğu gibi bırakılmış. Projeden günümüze kalan tek şey, yıkılmış tuğla duvarların kalıntılarıyla çevrili, birbirine paralel, kısa sütunlar.
Anıtmezarı gezdikten sonra günün 2. durağı olan Meknes'e hareket ettik. Meknes'e öğle vakti vardığımız için önce Palais Terrab isimli bir restorana gittik. Burada ortaya pilav,patates salatası, nohut,lezzetli sayılabilecek baharatlı kabak,havuç ve pancar geldi. Ardından Pastilla denen Fas'a özel börek geldi. Bu da en beğendiklerim arasındaydı açıkçası. Ana yemek olarak Biftekli Tajin geldi. Bugünkü yemeklerimizin hepsi başarılıydı bizce..
Yemekten sonra sıra gelmişti Meknes'i gezmeye. Açıkçası Meknes görmeye çok da değer bir yer gibi gelmedi bana. Direkt olarak Fez'e geçsek de olurmuş.
Rehber kitaptan okuduğuma göre Meknes, 10. yüzyılda Miknase Berberileri tarafından kurulmuş,ancak haritadaki yerini Filali Sultanı Mevlay İsmail'in 17.yüzyılın sonunda burayı kendine başkent olarak seçmesiyle almış. Aşırılıklarıyla tanınan Mevlay İsmail'in hareminde 500 karısı ve cariyesinin bulunduğu, yüzlerce çocuğun da babası olduğu söyleniyormuş. Fransa Kralı XIV. Louis'e duyduğu hayranlıkla Meknes'te Versailles Sarayı'na rakip olabilecek yapılar yaratmaya çalışmış. O hayattayken projeler yapılmaya başlanmış ancak ölünce kent harabeye dönmüş.
....Fez'deki otelimiz Menzeh Zalagh. Görünüşte güzel ama yemekler ve kahvaltı bu gezide kaldığımız oteller içerisinde en kötüsüydü. İlk gün otelde yedik ama ondan sonra akşam yemeklerini dışarıda yedik. Tabi bunda otele 5 dak yürüme mesafesinde Mc Donald's olmasının da katkısı yok değildi;)
Yemek sonrası yürüyüşe çıkmak istedik. Yakındaki Muhammed Caddesine gittik. Rehber kitapta kafelerin olduğu yazıyordu ama burada arife günü olduğundan olsa gerek çok az yer açıktı, onlar da 21.15 gibi kapanmaya başladı. Biz de kös kös otele döndük.
Bayramın 1.günü sabah oteldeki kötü kahvaltıdan sonra 9da otelden çıktık. Önce Borj Tepesi'ne gidip şehri panoramik gördükten sonra seramik atölyesine geldik.
Ki bizce gelmesek de olurdu.İnsanlar saatlerce alışveriş yaptılar..Ne aldılar onu da anlamadık ama.. Biz yurtdışı seyahatlerimizde Türkiye'de de bulabileceğimiz şeyler değil de daha çok hatıra kalacak, bize orayı hatırlatacak,özel şeyler almayı tercih ediyoruz. Tabi ki magnet ya da ufak tefek biblolar olmazsa olmaz ama yani seramik olmasa da olurdu bizce..Üstelik de çok fazla zaman kaybı oldu.
Daha sonra eski şehirde bir meydanda otobüsten indik ve Fez Medina'sında, daracık sokaklarda gezmeye başladık.
Fez için dünyanın en büyük ve en iyi korunmuş Ortaçağ İslam kentlerinden biri deniyor. 1981 yılında UNESCO Dünya Mirası alanı ilan edilmiş ve Fas hükümeti,bu çerçevede, eski kentin ihmal edilmiş binalarını ve altyapısını iyileştirmek için UNESCO ve diğer uluslararası kurum ve organizasyonların da desteğiyle, büyük bir restorasyon çalışması başlatmış.
Kurban Bayramı'nın ilk günü olduğu için her yer kapalıydı tabi ve ortalık kurban kesenlerle doluydu. Ama yine de avare avare ara sokaklarda boşken gezmek bize keyif verdi. Çok kalabalık olsa bunalabilirdik. Kurbanlar kesildikten sonra yakılan ateşlerde kafaları yakılıyordu. Aslında tüyleri yakılıyor ve ortalık simsiyah kafalarla doluydu. Sokaklarda keskin bir is ve yanık kokusu vardı. Turdakilerin neredeyse tamamı "Bizi buraya niye getirdin?" diyip durdu rehbere. Herkesin derdi alışveriş..;) Burada dip not olarak söylemek isterim ki Fas'a Kurban Bayramı'nda gidecekseniz bu tip manzaralarla karşılaşmanız çok normal. Biz gitmeden önce araştırmalarımıza böyle olacağını okumuş ve bilerek gittik. Ancak burada tur şirketinin eksiği katılımcıları bu konuda uyarmamak bence çünkü herkes araştırmıyor,kayıt yaptırıp gidiyor sonuçta ve insanlar, ben de dahil olmak üzere iğrendiler o görüntülerden-ki ben hazırlıklıydım. Ortalıkta bıçaklar, ateşler, kafalar, bağırsaklar... gerçekten çok kötü bir görüntüydü.. Bu arada yanlış anlaşılmasın bizde olduğu gibi Fas'ta da kurban kesimi özel yerlerde yapılıyor, sokaklarda değil. Kesim sonrası kafaların yakılması ve derinin yüzülmesi kısmı sokaklarda yapılıyor sadece gördüğümüz kadarıyla.. Bu da işin tesellisi;)
..Evet nerede kalmıştık.. Hah, herkesin derdi alışveriş olduğu için deri ürünler satan bir dükkana girdik bu kez. Alt katında deri ceketler, üst katında çantalar ve babuşlar vardı. Babuş, Fez'in ünlü el yapımı terlikleri.Üç farklı deri kullanılıyor.Terliklerin üstü dana derisinden, içi keçi postundan,tabanı ise hayvanın başından elde edilen daha kalın bir deriden yapılıyormuş. Fas'ta deri üretiminin başkenti Fezmiş bunu da öğrendik.:)
Biz de alışveriş furyasına kapıldık ve tanesi 150 Dirheme 2 babuş aldık. Ceketler çok ucuz değil aslında ama insanlar saldırdı..
Bu arada deri dükkanından çıktığınızda ortalıkta leş gibi bir koku vardı. Bu kokunun sebebi tabakhanelermiş;)
Nihayet herkes alışverişini yapabildikten sonra güç de olsa mağazadan ayrılabildik turca ve bu kez bir başka alışveriş mekanı olan el işi mağazasına gittik. Bizce almaya değer hiçbir şey yoktu ve çok gereksiz zaman kaybettik. Turla gitmenin kötü yanı bu, çoğunluğa uymak zorunda kalıyorsun. Hayır, el işi ürünlerinin en mükemmeli bizim ülkemizde var zaten. O kadar basit şeyler vardı ki.. Ama işte zevkler ve renkler tartışılmaz napalım;)
....Veeeee sonunda yemeeekk..Bu sefer kuskus yedik yine buraya özel olarak. Bu bildiğimiz kuskus değil ama. İrmikten yapılıyor. Yine sebzesi ve eti var içinde. Biz de dahil olmak üzere çoğu kişi beğenmedi sanırım.. Bir de Fas şarabı içtik,kırmızı,Guoruanne üzümlerinden yapılmış bir şaraptı.. Tadı güzeldi. Mısır'da içtiğimiz Ömer Hayyam şarabı gibi değildi..
Yemek sonrası karınları doymuş tur kafilesine yeni alışveriş durakları gerekiyordu tabi ki ve bu sefer bakırcıya gidildi. Bizler insanlardaki bu alışveriş manyaklığını anlayamamaktan kaynaklı olarak tuhaf tuhaf etrafa bakınırken dükkanı neredeyse boşalttılar tur arkadaşlarımız:)
Bu gün içerisinde ayrıca Karouine(Karaviyin) Camii ve II.Mevlay İdris Zaviyesi'ni gezdik.. İşte oralardan ve Fez'deki görüntülerden derleme:
Fez'deki 2. akşam yemeğimizi Mc Donalds'da yedik daha önce de bahsettiğim gibi otelin yemekleri kötü olduğu için.. Yemekten sonra yine yürüyüş yaptık. Sokaklarda insanlar daha fazlaydı..bayram gezmesi herhalde.Bir cafede oturduk turda tanıştığımız arkadaşlarımızla, toplam 6 kişi.. Siyah çay dedik nane çayı geldi bir Fas klasiği olarak..:) Burada her yerde nane çayı var. Çay dediğinizde hemen nane çayı anlaşılıyor..:)
Sohbet, muhabbet ile dolu çok keyifli,bol gülmeli bir akşam geçirdikten sonra otelimize döndük. Ertesi sabah erken saatte Marakeş'e doğru yola çıkıcaz.. Turun en heyecanla beklediğimiz kısmı Marakeş günleri zaten..:)
Not: Daha fazla Fas fotoğrafı için http://altanyaman.blogspot.com/p/portreler.html adresine bakabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder