21 Ağustos 2009 Cuma

6 Ağustos 2004

Bugün Roma'daki son günümüz... ve biz Tivoli'ye geldik.. Gelirken trenin geçtiği yerlerde manzara harikaydı.. Heryer yemyeşildi.. Ama Tivoli'ye inince buranın çok daha güzel olduğunu gördük.. Yemyeşil, ufak bir kasaba burası.. İstasyon merkeze biraz uzak ama biz nasılsa vaktimiz bol diye yürümeyi tercih ettik..
Merkeze geldiğimizde ana meydanının da çok ufak olduğunu gördük.. günü bitirmek biraz zor olacaktı ama istediğimiz de buydu.. sakin,huzurlu bir gün.. dinlenmek...onun için çok da önemsemedik...
Neyse banklarda otururken aşağıda bir hareket farkettik ve gördük ki kitapta okuduğumuz, Tivoli'de görmeye değer olarak ifade edilen Villa d'este hemen aşağımızda.. Gidip giriş parasını gördüğümüzde fazla bulup girmedik ama açıkçası sonradan internetten baktığımda keşke görseymişiz dediğim bir yer oldu.. Fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla gerçekten çok güzel bir yermiş...

Bütün günü burada geçirdikten sonra da Roma'ya geri dönüp otelden bavullarımızı aldık ve trenimizi beklemek üzere doğru istasyona gittik.. Bari trenine bir gün önce rezervasyon yaptırmak istedik ama yapmıyorlarmış.. Demek ki çok yoğun olmuyor diye düşündük ama istasyona gittiğimizde trenin geleceği perondaki kalabalığı görünce resmen şok olduk..!! Başımıza geleceği az çok anlamıştık ama nasılsa 3 kişiyiz kesin yer kaparız diye düşündük sanırım.. Tren yanaştığında insanların üşüşmesini görmeniz gerekirdi ama... İnanılmazdı... biz Gökhan ile ben trenin iki ucundan daldık, Simge ise aşapıda kaldı trenin ortasına doğru bir yerde.. Güya biz yer bulucaz o da tek tek çantaları verecek bize, yerleşicez.. Acı gerçekle Gökhan ile trenin ortasında karşılaşınca yüzleştik.. Yer bulamamıştık.. Her yer doluydu,.. Kısa bir şok geçirdik gerçi ama bari vagon aralarında bir yer bulalım diye o vagondan çıkıp arada kuytu bir köşe bulduk kendimize.. Tren hareket etmeye başladığında biz de anca yerleşmiştik.. Yerleşmiştik dediğim de çantaları ve torbaları koyduk yere,biz de üzerlerine oturduk..:) Yolumuz uzundu, Bari'ye sabah varacaktık.. Nasıl uyuycaz diye kara kara düşünmeye başladık..
Neyse bir şekilde camlara ve birbirimize yaslanarak uyumuşuz.. bi ara bi uyandık yan tarafta yerde 3 tane saçları rastalı tip uyuyor ve gelen geçen insanlar çocukların saçlarına basıp basıp geçiyor.. O an Simge ile beraber iğrendiğimizi hatırlıyorum hayal meyal çünkü yolculuğumuzun bu son günlerinde not tutmaya elverişli yolculuk yapamadığımız için yazılı belgeler yok elimde... :) Bir ara artık her tarafımız ağrıyınca dönüşümlü olarak hemen dibimizdeki tuvaleti oda olarak kullanmaya karar verdik.. Klozetin kapağını kapatıp dönüşümlü olarak orada uyuduk..

Hiç yorum yok: